Rengârenktin Sen Furkan...
Öyle ki, tüm renkleri barındırıyordun içinde...
Hepsi bir araya geldiğinde, muhteşem bir billurluk oluşturuyorlardı suretinde...
Mesela, insanları incitmekten çok korkardın Sen...
Bu yüzdendir ki hep gülümseyerek karşılık verirdin, canını çook sıksalar bile...
Bir keresinde öğretmen ne olmak istediğini sormuştu da sana...
Sen ‘Şehid olmak istiyorum’ diye cevaplamıştın...
Bu beklenmeyen cevap üzerine hocan şaşırmış, arkadaşlarından biri de kızmıştı sana...
Sen gülümsemiş ve ‘Şehid oluyorum, daha ne istiyorum?’ demiştin...
Sen çok iyi kalpliydin Furkan...
Onca genç gibi, altında araban var diye hava atmak şöyle dursun, ters istikamet bile olsa, arkadaşlarını evine bırakırdın...
Çok yürekliydin Sen...
Sabahları tatlı uykundan uyanıp şehrin merkezindeki camide namazlar kılacak kadar...
Çok yardımseverdin Sen...
Bir yaz mevsimi boyunca bir Kur’an kursunda yetişebildiğin her işi yapmıştın...
Sonra bir miktar para vermişlerdi sana karşılığında...
Almamak için diretmiş, fakat almak zorunda kalmış, sonra da gidip bir camiye bağışlamıştın...
Çok çalışkandın Sen Furkan...
Derslerini çok sıkı takip eder, göz doktoru olup Afrikalı çocuklara deva olmayı dilerdin...
Çok dengeli yaşardın Sen...
Derslerin ve ibadetlerinle beraber, arkadaşlarınla vakit geçirmeyi ihmal etmezdin...
Çok güzeldin Sen Furkan...
Öyle güzeldi ki hayatın...
Sen'den sonra Rahmân’ın;
Belki de kimselerin bilmediği bunca güzelliği,
Binlerce yüreğe bildireceği kadar...
Ayşe Betül YÜKSEL
05.12.2011